Yıkıntıların arasında, eski eşyaların kokusunda gizlenen bir adam var. Adını kimsenin bilmediği ama herkesin tanıdığı bu hürdaçı, İstanbul'un kalbinde gürültülü sokaklarında gezinir. Gözleri soğuk, elleri kuru ve yüzü her zaman bir gülümseme. Birkaç kişi onunla konuşur, ama kimse onun hakkında hiç bir şey bilmez